18 Ekim 2011 Salı

Bu Şehir

Bu şehir; ıslak bütün taşları, hiç yaşanmamış aşkları, yersiz telaşları, mis kokulu aşları ve sessiz gözyaşlarıyla bile, sen kadar alamadı beni içine.

Bu şehir; tümden yıkıldı, yerle bir oldu, koca bir savaşın mutlak mağlubuydu ve kendi kendini çarmıha geren bir bilinmezin oğluydu. Yere düştü tüm heybetine rağmen, tutan olmadı elinden.

Bu şehir; kışın için için yandı, yazın en soğuk andı. Terlediğinde yelpazesi, üşüdüğünde şöminesi, umuttan yapılmaydı.

Kar yağdı üstüne, bu şehrin ayakları çıplaktı. Güneş yaktı sokakları, bu şehir bir ateş yaktı.

Bu şehir, her şeyi inadına yaşadı.

Sonra sen gittin...

Bu şehir biraz daha tuhaflaştı.
 

0 yorum:

Yorum Gönder

Bu blog dir.