6 Ekim 2011 Perşembe

Ağlıyordu Bir Kadın Daha


Düşlerinin eşiğinde kalırdı zaman. Kahrolurdu bir kadın, hayallerine dokunamadığından. Oysa iki lafından biri hayallerine uzatırdı elini. Boyu mu kısa kalmıştı düşlediklerinin? Yahut, boyu uzar mıydı bundan sonra, küflenmiş geleceğinin?

Bilmiyordu kadın. Ağlıyordu yine. Bunu yapardı zaten, her hasım olduğunda, soru işaretleriyle. Yığınla virgülü vardı ömrüne dair. Nokta koymaktan her korktuğunda,... ara verebilsin diye. Lakin ne mümkündü geçen zamana virgüller koyabilmek... Ömründen gidenleri azaltmak, biraz olsun durdurabilmek...

Bu sebeptendi asla sevmediği renkleri giymesi. Sevdiği hiçbir rengi, geçip giden zamana teslim edemezdi. Evet, belki böylesi daha güç kılıyordu her şeyi. Zevk almıyordu hayattan, sıyrılamıyordu sevmedikleri arasından. Feda ediyordu kendini bile bile.

Ama sevdiği ne varsa, eskitmiyordu en azından.

Dikleniyordu hayatın akıp giden debisine.

0 yorum:

Yorum Gönder

Bu blog dir.