20 Ekim 2011 Perşembe

İsyan

Ne yaptık?

Biz İyiyiz Öyle Mi?

Kaşlarım çatık ve içimde koca bir nefret... Gel de gülümse, gel de hayata kaldığı yerden devam et. Unut hadi yine, tıpkı diğerlerinde olduğu gibi. İçine göm, kalbinde koca bir kabristan var sanki!

Sen Ne Zaman Sussan Ben Yazar Oluyorum

Seni sevdikçe büyüdü kelimelerim. Sen bana aşkı verdin, ben onları cümlelere çevirdim. Her cümlede seni yeniden sevdim. Seni sevdikçe yazdım, yazdıkça sana bağlandım. Bir tür zincirden oluşuyordu benim aşkım. Bileklerimi emanet ettim o zincirlere ve kölen oldum binbir kere.

Git (me)

Sen yoksun diye tersine mi dönecekmiş Dünya? Dönsün, zaman kaybetmesin o halde. Hissetmem hayat yerle bir olsa bile...

18 Ekim 2011 Salı

Şekersiz Kek

Şekersiz kekler yapmıştım bir kere. Çocuktum o zamanlar, hevesliydim sadece. Bütün malzemelerim tamdı da, nasılsa şekeri unutmuştum işte. Fırından çıktığında çilek soslu keklerim, baygınlık geçiriyordu tatlı krizlerim. Fakat hangisini ısırsam acıydı. Hangisini ısırsam şekerden yana şanssızdı.

Sevmek Yük Gelirse

Birini sevmek yük gelirse kalbine, vicdanını koy eline.

Kirli Beyaz Gelinlik

Yeni modaymış, kirli beyaz gelinlik. Her genç kızın hayalini süslermiş. İmrenirmiş izleyenler, kıskanırmış tüm güzeller.

Oysa böyle miydi eskiden? Kar beyaz olurdu gelinlik dediğin. Etiketiydi, saflığın ve masumiyetin.

Şimdi kirlenen, beyazlar mı gerçekten?

Yoksa genç kızlar mı asıl kirlenen, eskitilen?

Cinayet

Bir bakıma iyi bir şey galiba yalnızlık. En azından savaşların sadece kendinle. Bir başkasına laf anlatacağına, uğraş kendi deliliğinle! Öldürdüğün ruhun için hapis cezası da veren olmaz hem. Hem katil ol, hem maktul. Durma hadi, çek kendini vur!

Bu Şehir

Bu şehir; ıslak bütün taşları, hiç yaşanmamış aşkları, yersiz telaşları, mis kokulu aşları ve sessiz gözyaşlarıyla bile, sen kadar alamadı beni içine.

Rüyalardan Bozmadır Benim Ölümlerim

Derinde bir yerde, bilmediğim bir saatte, asla olmayacak bir şey oldu düşümde.

Uyandım birden bire. Nefes nefese...

Oysa Kimi Zaman...

...sadece sesini duymak yeterdi. 

Yalnızlık

Aklımın çeperlerinde dalgalanıyor yalnızlığım. Elimi uzatsam dokunabilirim sanki, o kadar yakınım. Bir bakıyorum yok olmuş, alabildiğine uzaktayım. Yalnızlık sabit değilmiş meğer, yeni yeni anladım.

Gün olur kalabalık dünyanın tek neferi olur beden, gün olur sorar kendi kendine "Bunca gürültü neden?". Sorular değişmez bir tek, gerisi gel gitlerdedir.

Yalnızlık, elde tutulamayan en gerçek şeydir.

Yalnızlık, gözle görülür en yalancı gölgedir.

Böyledir yalnızlık; ne önü bellidir, ne arkası bellidir.
 

13 Ekim 2011 Perşembe

Sonuçta Ölmeyecek Miyiz?

‎'Sigarayı Bırakmak İçin Hâlâ Bekliyor Musun?' başlığı altında okuduğum yorum, takdire şayan bir özgüven içeriyor:

"Sigarayı bıraksak da bırakmasak da, sonuç olarak ölmeyecek miyiz?"

Bu fikirdeki arkadaşları barındıran özel bi' eyalet kurup, içine tüm azılı katilleri dolduralım. Kessinler bunları, doğrasınlar, parçalasınlar.

E ne var?

Sonuçta ölmeyecek miyiz?

Nedir...

...bu gitmelerin bizimle derdi? Her yeni güne bir gidiş daha eklendi. Gelecek olanlar hatrına sıktık dişimizi. Yıllarımız gitti, gitmeler hâlâ bitmedi!

Kurmalı Saat

Duvardaki saate özendim bugün, buğulu bakışlarla. Ondaki muntazamlığı kıskandım galiba. Gözünün içine bakan insanlar ve ağzından her çıkana inananlar... Bir tür tapınak gibi benim duvar saatim, her saniye yalnızlığı yalanlar.

Dokunamadığımızda sevgiliye...

...gülüp geçerdik sadece. Çünkü bir nefesi yeterdi, sevdasından ölmeye. Uzakta olsa da önemli değildi ki. Yaşıyor olduğunu bilmek, en yakın mesafe gibiydi.

Böylesine seviyorduk biz işte. Öpmesek de olurdu, sevişmesek de...


6 Ekim 2011 Perşembe

Ağlıyordu Bir Kadın Daha


Düşlerinin eşiğinde kalırdı zaman. Kahrolurdu bir kadın, hayallerine dokunamadığından. Oysa iki lafından biri hayallerine uzatırdı elini. Boyu mu kısa kalmıştı düşlediklerinin? Yahut, boyu uzar mıydı bundan sonra, küflenmiş geleceğinin?

Sıkılıyordu İçim, Ben Yine Seni Sevdim

Kimi şeyler vardır, bin pişman eder seni. Çürür taze yüreğin, bir asırlıkmış gibi. Git gide yaşlanırsın, kalbin çıkar yerinden. Her ateş üşütür ellerini; yanmayı unutursun birden.

Oysa yanmak en ağır cezadır canı olana. Üşümekse bedel ödemenin bir diğer yolu galiba.

Ne zaman korksam seni kaybetmekten, o vakit üşürüm. Terim soğur, beynim uyuşur, yok olur gülüşüm.

Ne zaman ürksem, bir gün gidersin diye... O vakit hiç olurum, yaşarken ölürüm!






Sevdiğim Adama


Ben sana ellerim bomboş gelmiştim, bir ilkbahar sabahında. Güneş en az senin kadar çekingendi doğaya. Mis gibi kokuyordu her yan, kokun geliyordu burnuma. Sarıldım sana usulca. Masum bahanelerim vardı ne de olsa. Gülümsedin. Ve ben hayata ilk adımımı attım o anda.

Aşığım Sana

Aşığım sana! Bir çocuğun aşık olduğu gibi çikolataya. Mutluluk sarhoşuyken gönlüm, seninle dans eder gibi bulutlarda... Aşığım sana! Pembe kalpler halinde serilisin ruhuma. Bir diğer yarımsın benim, ne de olsa. Aşığım sana! Pamuk şekerden yapma bir kalbe sığdırdım varlığını; hem ölesiye, hem doyasıya... ♥

Sonum

Kalp kalp odalara ayırdım ruhumu. Gözlerinde aldı gözlerim soluğu. Bir nefeslik zamanım olduğunu bilsem mesela, dudaklarında harcardım ömrümü, en sonumu.





Sorularıma Tek Cevap, Senin Varlığın

Söylesene, kaç nefeslik sevdin beni? Mesela, sevdandan başın göğe değdi mi? Bulutlara dokundun mu aşkımıza tırmanıp, yere çakıldın mı yokluğuma ağlayıp?

Titredi mi vücudun bensizlik ateşinden? Kanındaki aşk oranı düştü mü hiç aniden?

Sahi, her zaman söylediğin gibi... Ölür müydün bensizlik çat kapı gelseydi?

Yahut sus, cevap verme bunlara. Bi' çılgınlık yapalım, kapılalım şu ana. İyisi mi, gitmeyelim birbirimizden. Zira ölsem bile, vazgeçemem asla senden.






Sana


Aklımla kalbimin kanlı savaşları arasında, tek ateşkes sendin aslında. Ve yaşam iksiriydin adeta, kan kaybından ölen ruhuma.

Bu yüzden en huzurlu limanım sen oldun daima.

Sığındıkça sığındım varlığına.

Sokuldum, kilometrelerce uzaktan dahi, yamacına.

Koynuna...

Hayatımdaki En Uzun Şey


Aklımdan geçen hiçbir cümle kısa olmadı bu zamana dek. Bu sebepten, sıkıldım çoğu zaman düşünmekten. Uzun süren şarkılarda yoktu sanki ahenk. Hep bi' mesafeli durdum bu yüzden müzikten.

Oysalarım


Oysa masallardan farksızdı hayat: Bi' bakmıştık; var oluvermişti karın altında bir kardelen, bi' bakmıştık; alıvermişti nefesimizi -sorgusuz sualsiz- 'Can Veren'.

Sen Gittikten Sonra


Ne kadar uzağa gidersen git, eskiler kalacak bıraktığın boşlukta.

Ben Bu Hayata Kısayım

Hayallerime dokunamıyorum! Git gide boyumu kısaltıyor hayat. Kısa pantolonlarımın paçaları değiyor yere. Yapışıp kalıyorum gerçeklere!



Geleceğim Dişlerini Biliyor Bana

Gelecekten korkmak, çıldırmış bi' pitbull'dan korkmaktan daha beter! "Hoşt!" desem kaygılı yarınlara, siyah bulutlar dağılır mı acaba?





Pes Etmek Üstüne Ve Başka Şeyler


Kimi şeyler hayatın hediyesi gibidir insana.

Düşlersin sadece, bıkmadan ve usanmadan hatta. Yeri gelir pes etmek istersin, pes etmek hafiflemektir zira.

Angut!

"Angut musun?" dedi kız, "Sana öyleyim." diye cevap verdi oğlan.

Kadın Olmak

 
Kadın olmak, bir lütuftur aslında.

Tebeşirlerini Özledim, Çocukluğumun


Renkli tebeşir tozlarının boğazımıza kaçması ve silgiyi kullanabilmek için yapılan tahta silme savaşları... Kaçımız kara tahtada ezilip giden o renk cümbüşünün, merak edip tadına bakmadık ki? Sebepsiz yere ateşlenmelerimiz, hep bu yüzden değil miydi? Yaramazlık yapanın kafasına inen bir tür balyoz... O kadar minik balyoz olur mu demeyin. O minik canavarı, bir de zavallı başımdan dinleyin.

Keşke

Keşke diyorum, seni de alıp yanıma, çocukluğuma dönebilsem. Sırf sen buradasın diye, kalıyorum şimdide. Oysa aklım her daim geçmişimde...



Bu blog dir.